Geçtiğimiz hafta tecrübeli gazeteci İsmet Berkan’ın bir yazısı belirli çevrelerdeki mesaj guruplarında hızlıca yayıldı ve ‘acaba mı?’ sorusunu gündeme getirdi. Avrupa Konseyi ile Türkiye arasında, Osman Kavala davasından kaynaklanan tırmanış, tam da konseyin Türkiye ile ilgili olumsuz bir karar vermesinden önce, Ankara’nın Kavala ile ilgili AİHM kararını uygulamasıyla sona erebilir. Bu yazdığımı ister temenni olarak görün, ister ‘istihbarat. Yapabilir mi? Elbette yapabilir. ’. Berkan Tayyip Erdoğan’ın önündeki yeni fırsat penceresi ve Osman Kavala’nın buradaki rolü başlıklı yazısında söyle diyordu: ‘İçinde bulunduğumuz bu Eylül ayında, Türkiye’nin ansızın hukukun üstünlüğü yolunda önemli bir adım atmasına tanık olabilir, mesela Osman Kavala ve Gezi tutuklularının haklarındaki karar kesinleşene kadar serbest bırakılmalarına tanık olabiliriz. Türkiye’nin ya da Erdoğan’ın Gezi’den beri sürdürdüğü kutuplaşma ve çatışma siyasetini son vermesi sadece onun değil Türkiye’nin de kazancına olacaktır ki son kazanılan seçim ve de yerel seçimlerin favorisi olması ona bu imkânı sağlıyor.
Türkiye’nin ya da Erdoğan’ın Gezi’den beri sürdürdüğü kutuplaşma ve çatışma siyasetini son vermesi sadece onun değil Türkiye’nin de kazancına olacaktır ki son kazanılan seçim ve de yerel seçimlerin favorisi olması ona bu imkânı sağlıyor. ’. Yapabilir mi? Elbette yapabilir. Avrupa Konseyi ile Türkiye arasında, Osman Kavala davasından kaynaklanan tırmanış, tam da konseyin Türkiye ile ilgili olumsuz bir karar vermesinden önce, Ankara’nın Kavala ile ilgili AİHM kararını uygulamasıyla sona erebilir. Berkan Tayyip Erdoğan’ın önündeki yeni fırsat penceresi ve Osman Kavala’nın buradaki rolü başlıklı yazısında söyle diyordu: ‘İçinde bulunduğumuz bu Eylül ayında, Türkiye’nin ansızın hukukun üstünlüğü yolunda önemli bir adım atmasına tanık olabilir, mesela Osman Kavala ve Gezi tutuklularının haklarındaki karar kesinleşene kadar serbest bırakılmalarına tanık olabiliriz. Bu yazdığımı ister temenni olarak görün, ister ‘istihbarat. Geçtiğimiz hafta tecrübeli gazeteci İsmet Berkan’ın bir yazısı belirli çevrelerdeki mesaj guruplarında hızlıca yayıldı ve ‘acaba mı?’ sorusunu gündeme getirdi.